Voertaal voorstelling Turks. Voor Nederlands klik hier.
İkinci dünya savaşı sonrası, kalkınma programlarını hayata geçirmek isteyen Avrupa devletlerinin, en önemli eksikliği iş gücüydü. Alamancılar dediğimiz birinci kuşak, bu açığı kapatmak adına, Türkiye ile Hollanda arasında yapılan iş gücü anlaşmaları neticesinde, Anadolu’nun çalışkan insanları olarak 1960 yılında, valizlerine düş ve hayallerini koyarak düştüler yollara. Bu göç, gidilen ülkelerde ki sosyal sınıf düzenlemesini de devamında tekrardan şekillendirdi. Gidenler en alttakiler olurken, gidilen yerlerdeki alttakiler de bir sınıf atlamış oldu.
Yıl 2024. Alamancı Mazlum: ‘’Bir kaç yıl dedik, döndük dönüyoruz, döneceğiz dedik. Bir kaç yıl, onlu yıllara dönüştüğünde madem biz gidemiyoruz, onlar yani eşlerimiz ve çocuklarımız gelsin dedik. Birlikte yaşayarak, birbirimizi tanımaya çalışıyorduk. Geldiğimiz yıllarda, bugünlere gelindiğinde yalnız ve sahipsiz kalacağımız, demans hastalığına yakalanacağımız söylenmiş olsaydı; Vallahi söyleyen deli ilan edilip tımarhaneye havale edilirdi’’, diye anlatmıştı.
Hanımı Gülizar’ın ölümünden sonra yalnız yaşayan Alamancı Mazlum, heyecanlıdır. Bugün bayram. Her şey hazır. Tek eksik beklenen ikinci kuşaktan oğlu, kızı ve üçüncü kuşaktan torunları. Beklenenlerin gelecekler mi, gelmeyecekler mi telaşına düşen Mazlum, çalan kapı zili sesi ile bir kez daha umutlanır. Fakat, gelen, üçüncü kuşaktan bakıcısı Sevgi’dir.
Mazlum Sevgi’ye; gelmeyenlerin kendisini ‘’YALNIZLIK” duygusunda cezalandırdıklarını anlatır. Sevgi, Mazlum ile hem fikir değildir. Fikir ayrılığı, üçüncü kuşak ile, Alamancı kuşak arasında tartışmaya, tartışmalar da kavgaya dönüştüğünde, birlikte geçmişe doğru bir yolculuğa çıkılır. Taraflar, şimdilerde kuşaklar arası yaşanan ‘’sosyal ve duygusal’’ sorunların; sebep ve sonuçlarının 60 yıllık göç sürecinde şekillenen ‘’toplumsal sosyolojinin’’ bir parçası olduğuna dair, bir birlerini ikna etmeye çalışırlarken, yeni bir kavgaya tutuşurlar. Bu kavgada kim kimden, neyin hesabını sorar? Taraflar birbirine hesap verebilecekler mi? Yalnız olan, yalnız bırakılan, sahipsiz kalan kimdir? Gelen misafir mi, Alamancı Mazlum’mu, yada gelmeyenler mi? Yoksa …?
Bu oyun aynı zamanda, sayıları gün geçtikçe azalan: Birinci kuşağın 60. göç yılı kapsamında organize edilecek sohbet, bilgilendirme, seminer, konferans gibi etkinliklerde, Alamancı kuşağın yaşadıklarına ve özelliklede yakalandıkları yalnızlık-sahipsizlik-demans gibi hastalıklara dikkat çekmek için programlanabilecek güzel bir tiyatro oyunudur.